2 Ekim 2011 Pazar

Bir Kadın Çizeceksin...dırın dırın

Efenim,adım atmaya hali olmayıp da,dünyayı yerinden oynatabilme yetisine her daim sahip üç beş canlıyı temsilen buralarda olabiliyorum ara ara.Lokasyon belirtememek çok güç bir durum olabiliyor benim gibi çelişki dolu düzenin meraklıları için.Yapılması gerekenler listesinin yazılı olduğu pos-it’lerin tüm duvarları kapladığı bir odanın içinde elden gelen tek eylem paylaşım olursa orada durup düşünülmesi gereken hiçbir şey yok;her şey yolunda demektir.”Ertelemeyi seviyoruz” değil;”önceliklerimize önem veriyoruz “ başlığı altında toparlayabilirim bu karmaşayı.Geçici bir dönem biliyorum işsizlik,üstelik egoyu bertaraf eden bir süreç iş aramak.Bu boşluğun içinde bahane derlemecisi imdadına koşup seni dünyanın en yoğun insanı kılabiliyor birden bire.İşsiz bir günü nasıl doldurabilirsin? ile değil;işsiz bir güne neler sığdırabilirsin ile ilgileniyorum ben daha çok.Tuhaf bir kadın resmi çizmek istiyorum sana.Git gide zorlaşabilir resmetmek, haberin olsun!Küçükken onu babası  “bu eller top tutacak” ;annesi “hayır,bu eller kalem tutacak” diye severmiş.Bu beklentiler içinde nasıl bir şey ortaya çıkabilir merak konusu.Tabii bir de yetiştirme sürecine ‘teyze’ de el atınca harmanlanmış her şey.Dikkat!Okulunda başarılı,dünyasını yağlı boyalarıyla muntazam bir şekilde renklendirebilen,sol kolunun gücü yarımada’yı aşmış,hendbol takımının gözdesi orta oyun kurucusu bir kadın yetişiyor.Zamanının yakıştırmasına göre ‘’popüler kız’’.Okul hayatının tam olarak ilk gününde başlayan aşk serüveni sanırım normal olduğunun tek kanıtı.Haa,bir de günümüzde ilk aşkının evlenmiş olduğunu duyunca biraz hüzünlenmiş olmasını da buna ekleyebiliriz.Yıllar yılları kovalamış diye bir cümle kurmak istemiyorum tabiki de,zihninde canlandırmak üzere olduğun kadını tarumar etme hakkını henüz görmüyorum kendimde.Anlamadığı şeylerin üstüne üstüne gitmek yapmayı en çok sevdiği şeylerden bir tanesi.Tevekkeli değil büyüdüğü evin içinde sürekli Rumca nağmeler atan babaanne ile anlaşabilen tek birey olması.Tabiri caiz ise bir dönem tazı gibi koştuğu da doğrudur;nitekim yarımadayı temsilen akıttığı terler sonucunda elde ettiği madalyaları da kendine saklayacak kadar mütevazidir.Bu arada yarımada deyip duruyorum ya,doğduğu yer olduğunu daha önce belirtmediğim için affedin.Voleybol topunu da uzunca bir süre tutan devasa boyuttaki o elleri şimdi görmek bile istemezsin,inan.Bu konuda tedirgin değil,işini fazlasıyla görüyor nasıl olsa.Depresyonu nasıl yaşayacağı konusunda tek bir fikir sahibi bile olmayan  pasif depresif bir kadın.Kuaför fobisi ona hiç yardımcı olmuyor bu dönemi çabuk atlatma konusunda.Çok şahit olmuşumdur,televizyon izleyebilme becerisine sahip olabilmek için tanrıya yalvardığı anlara.Odaya girmesi muhtemel küçük organizmaları beklemek üzere kapıyı seyre dalması  daha eğlenceli gelir ona.Konuşmayı ve paylaşmayı da sever ancak ve ancak onu anladığına inandığı kişiler olduğu sürece karşısında.Aksi taktirde gider suya konuşur.Ait olmadığını düşünüp de tutkuyla bağlı olduğu tek yerdir mavi suların dünyası.Kendini koşullandırarak unutmak istediği şeylerden kurtulmayı başardığını keşfettiğinde unutabilme  becerisini kontrol altına alamaz oldu.Çoğunu isteyerek hayatına dahil ettiği birtakım gerekçeli sansasyonel  olaylar serisi kaynak teşkil edebilir  bu duruma.Şimdilerde önemli önemsiz bir çok şeyi  hafızası yok etmekte.Kişilik analizi konusunda üstad olma yolunda hızla ilerliyor.Öyle ki:ona arkadaşını söyle sana en kestirme yolu göstersin J Edepsizliği,bilinçaltına sızdırmaktan hoşlandığı en güzel başlık bellemiş kendine.Dünyanın neyin çevresinde döndüğünün çok farkında belli ki.
Sen çizmeye devam et,ben dur demeden durma sakın!
PS:not tutmak için kullandığımız o arkası yapışkanlı küçük küçük kağıtların literatürdeki adını bir an unutup,uzun bir süre aklıma getirememiş olmam  ve bunun üzerine telefona saldırıp uykusundan pek sevdiğim arkaşımı uyandırarak  cevabını bulduğum post-it kavramı beni ele vermez umarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder