Pasajdaki korsan DVD dükkanında herkes hangi filmi izlesem diye seçenekleri tararken sen sevgilinin kulağına yavaşça eğilip:”sence buradaki tüm filmlerin sürelerinin toplamı ortalama bir insan ömrü eder mi ?”diye fısıldıyorsun.Hem kendinin hem de sevgilinin tüyleri ürperiyor.O anda karşılaştırdığın sadece kendi yaşam süren,sevgilinin de öyle şüphesiz.Çocukken, çok sevdiğin renkli topunu denize kaptırmandan yıllar sonra o topla senin gibi birkaç gün eğlenen karşı kıyıdaki çocuğun şuanda ne yapmakta olduğunu merak ediyorsun.Vücuduna zehirini akıtan akrebin hala yaşayıp yaşamadığını soruyorsun evrene.Çok verimli empati kuruyorsun,fakirinden zenginine herkes saklı senin ruhunda.Şuursuzca zamanını tükettiğin eğlence dönemlerin ile şu sıralar sürdüğün yaşam sürecin arasında bir paralel nokta yakalıyorsun ve öğreniyorsun.Anlamlandıramadığın tutkuları kendinden uzaklaştırmayı başarıyorsun yavaş yavaş,saplantılardan uzak her şeyi dile getirebildiğin kendinden,duygularından emin bir dönem.”Öznel bakımdan sadık mısın,nesnel bakımdan esnek misin?” sorusuna cevap verebilmek için beklenenden fazla düşünüyorsun.Çünkü sana dair tüm cevapların orada gizli olduğundan son derece eminsin.Cevap verebilmek için düşünmeye,yanıt alabilmek için beklemeye değer olduğunun farkındasın.
“Ben “ kavramının ötesinde bir şey olamayacağı fikrine sen şimdi körü körüne bağlısın ya tüm dünya da bir gün senin yanında olacak.Bilinçli olmanın sorumluluğunu üstlenmiş her birey gibi sen de yaşamanın eylemden ibaret olmadığını kabul ediyor ve ihtiyaçlarını karşılama mücadelesine giriyorsun kendince.Dağınık ruh hallerini ve hayallerini saymazsak normal bir insan öznesine çok yakın bir yerden devam edebilirsin,böyle iyi,iyi böyle.