9 Aralık 2011 Cuma

tam tetematıyla

ülkenin son kalesi diyorlar onun için.ben terkedip buralara gelmezden önce böylesine çetrefilli değildi politikalar tabii.günü,güneşi,rengi,göğü,kıyısı,yalısı öyle güzel ahenk içinde kaldı ki hafızamda bu parçaları dağılamaz hale gelen kocaman puzzle'dan sebeptir altı üstü bir adım kuzeye yaklaşmaktaki çekingenliğim.izmir,tam bir göçmen salatası.haliyle bu durumda bizim ailenin de  mümkün olan tariflerin en lezzetlilerinden biri  olduğunu düşünmem kaçınılmazdır.biraz akdeniz biraz ege karması yalnız bir kara parçasından gelen genleri taşıyorum tam anlamıyla.güzelim yeşilliklerin bulunduğu tarlada ipini koparmış pervasızca otlayan inekten ziyade yarı gavur giritlinin arazi dışına çıkarılması gerektiğini savunan rivayetler mevcuttur hakkımızda.doğrudur,zeytinin çekirdeğini altından kıymetli bellemiş,taşın altında suyunu çıkaran otçul bir toplum nihayetinde.kendi yaptığı şarabın fıçısında boğulmaya meyilli çoğu zaman katolik tasvirlere cuk diye oturan babalar elimizden tutup mektebe göndermiş bizi.her açıdan uyum sağladığımı düşünüyorum bu tabirlere ve sürdürüyorum geleneğimizi.

21 Kasım 2011 Pazartesi

sessizlik

Şiddetli bir başağrısının sebebini geri isteyemez insanoğlu.Neden böyle bir kanıya vardım bilmiyorum ama hiç etikmiş gibi değil,değil mi?Neyzen bir arkadaşım var,o da bir kaç gündür istediği sesleri üfleyemiyormuş.Kulağını tıkamayı denese,benliğini övgülere boğacak eminim.Algıları biraz kapatmak gerektiğini çok önceden öğrenmiştim fakat işte uygulamaya henüz yeni  aktarabiliyorum.Gardımı falan da almak istemiyorum ayrıca,yoksa sonsuza dek amfibik olamayan bir canlı olarak toprağa geri dönmek üzere yaşamaya devam edeceğim.Ruhumu üç günlük devr-i alemde demlendirebilmişim ben,bilmek istemiyorsan bilme.Düşman kesildim sana,mübtelası olduğum şeyleri sen diline doladıkça,Tanrım!Bir yerlerde doğru giden bir şeyler mi var?Biliyorum bu,süprüntü karizmaya can katacak,hissediyorum.(nisan 2011)

2 Ekim 2011 Pazar

Bir Kadın Çizeceksin...dırın dırın

Efenim,adım atmaya hali olmayıp da,dünyayı yerinden oynatabilme yetisine her daim sahip üç beş canlıyı temsilen buralarda olabiliyorum ara ara.Lokasyon belirtememek çok güç bir durum olabiliyor benim gibi çelişki dolu düzenin meraklıları için.Yapılması gerekenler listesinin yazılı olduğu pos-it’lerin tüm duvarları kapladığı bir odanın içinde elden gelen tek eylem paylaşım olursa orada durup düşünülmesi gereken hiçbir şey yok;her şey yolunda demektir.”Ertelemeyi seviyoruz” değil;”önceliklerimize önem veriyoruz “ başlığı altında toparlayabilirim bu karmaşayı.Geçici bir dönem biliyorum işsizlik,üstelik egoyu bertaraf eden bir süreç iş aramak.Bu boşluğun içinde bahane derlemecisi imdadına koşup seni dünyanın en yoğun insanı kılabiliyor birden bire.İşsiz bir günü nasıl doldurabilirsin? ile değil;işsiz bir güne neler sığdırabilirsin ile ilgileniyorum ben daha çok.Tuhaf bir kadın resmi çizmek istiyorum sana.Git gide zorlaşabilir resmetmek, haberin olsun!Küçükken onu babası  “bu eller top tutacak” ;annesi “hayır,bu eller kalem tutacak” diye severmiş.Bu beklentiler içinde nasıl bir şey ortaya çıkabilir merak konusu.Tabii bir de yetiştirme sürecine ‘teyze’ de el atınca harmanlanmış her şey.Dikkat!Okulunda başarılı,dünyasını yağlı boyalarıyla muntazam bir şekilde renklendirebilen,sol kolunun gücü yarımada’yı aşmış,hendbol takımının gözdesi orta oyun kurucusu bir kadın yetişiyor.Zamanının yakıştırmasına göre ‘’popüler kız’’.Okul hayatının tam olarak ilk gününde başlayan aşk serüveni sanırım normal olduğunun tek kanıtı.Haa,bir de günümüzde ilk aşkının evlenmiş olduğunu duyunca biraz hüzünlenmiş olmasını da buna ekleyebiliriz.Yıllar yılları kovalamış diye bir cümle kurmak istemiyorum tabiki de,zihninde canlandırmak üzere olduğun kadını tarumar etme hakkını henüz görmüyorum kendimde.Anlamadığı şeylerin üstüne üstüne gitmek yapmayı en çok sevdiği şeylerden bir tanesi.Tevekkeli değil büyüdüğü evin içinde sürekli Rumca nağmeler atan babaanne ile anlaşabilen tek birey olması.Tabiri caiz ise bir dönem tazı gibi koştuğu da doğrudur;nitekim yarımadayı temsilen akıttığı terler sonucunda elde ettiği madalyaları da kendine saklayacak kadar mütevazidir.Bu arada yarımada deyip duruyorum ya,doğduğu yer olduğunu daha önce belirtmediğim için affedin.Voleybol topunu da uzunca bir süre tutan devasa boyuttaki o elleri şimdi görmek bile istemezsin,inan.Bu konuda tedirgin değil,işini fazlasıyla görüyor nasıl olsa.Depresyonu nasıl yaşayacağı konusunda tek bir fikir sahibi bile olmayan  pasif depresif bir kadın.Kuaför fobisi ona hiç yardımcı olmuyor bu dönemi çabuk atlatma konusunda.Çok şahit olmuşumdur,televizyon izleyebilme becerisine sahip olabilmek için tanrıya yalvardığı anlara.Odaya girmesi muhtemel küçük organizmaları beklemek üzere kapıyı seyre dalması  daha eğlenceli gelir ona.Konuşmayı ve paylaşmayı da sever ancak ve ancak onu anladığına inandığı kişiler olduğu sürece karşısında.Aksi taktirde gider suya konuşur.Ait olmadığını düşünüp de tutkuyla bağlı olduğu tek yerdir mavi suların dünyası.Kendini koşullandırarak unutmak istediği şeylerden kurtulmayı başardığını keşfettiğinde unutabilme  becerisini kontrol altına alamaz oldu.Çoğunu isteyerek hayatına dahil ettiği birtakım gerekçeli sansasyonel  olaylar serisi kaynak teşkil edebilir  bu duruma.Şimdilerde önemli önemsiz bir çok şeyi  hafızası yok etmekte.Kişilik analizi konusunda üstad olma yolunda hızla ilerliyor.Öyle ki:ona arkadaşını söyle sana en kestirme yolu göstersin J Edepsizliği,bilinçaltına sızdırmaktan hoşlandığı en güzel başlık bellemiş kendine.Dünyanın neyin çevresinde döndüğünün çok farkında belli ki.
Sen çizmeye devam et,ben dur demeden durma sakın!
PS:not tutmak için kullandığımız o arkası yapışkanlı küçük küçük kağıtların literatürdeki adını bir an unutup,uzun bir süre aklıma getirememiş olmam  ve bunun üzerine telefona saldırıp uykusundan pek sevdiğim arkaşımı uyandırarak  cevabını bulduğum post-it kavramı beni ele vermez umarım.

Bu sadece denemek içün !

Zeybek Oyununda Bir Bilge,Parasailing Tadında Hem de!
 ajan olsam bu kadar olmaz diye düşünüyorum..müthiş bir gözlem gücümün olduğuna gerçekten bir kez daha inandım ve inandırdım..sorunuz,teyit alınız. Gün yakışır tarih olmaya zannımca,daha da yakışan günler var orası ayrı.kafamda oluşturduğum düşünceler bir bir olabilirliğini destekleyici bir şekilde birleşiyor.beklentilerin çakıştığı noktalarda devreden çıkıp,olayın içinden sıyrılabiliyorsam "evet işte,ben buyum"diye kendimi ödüllendirmeyi amaç edinmiş uçuk bir düşünce skalasında saklı herşey."""çok fazla polisiye izliyorsun son zamanlarda"""şeklinde yorum yapmak isteyenler çıkıyor aramızda,karşınızda saygıyla eğiliyorum..tam tersine neredeyse gotik bir atmosferde öksüz ve yetim yurdum insanına daha çok yakın olduğuma inanmak üzereydim,yoluma garklar sapladınız...ben de vazgeçtim zaten böyle düşünmekten..burdan evrimime dalmak istiyorum..bütün paradoksal seviyeleri tecrübe ediyorum bir bir,teğet geçmek gibi bir durum söz konusu bile değil.Sanıyorum içimde barınan kızıl sonya devrede çoğu kez yoksa tek yürek başa çıkılır mı onca fenomenle...aslında  gelmiş geçmiş bir yığın olgu.zamanın gerektirdiği el çabukluğu olsa gerek maksad-ı mesele..kim demiş macera dediğin üç beş kısa mutlu andan ibarett diye...off tam bir günümüz pop şarkı sözü gibi oldu unutun gitsin.dediğim şu ki:gerekse gerektir çadırını sırtlayıp gitmek,okyanusta sörf tahtasıyla aşk yaşarsın bakarsın,ya da siyah deri montlu kır uzun saçlı harleyci amcanın arkasına atlayarak  dersin işaret parmağının işlevini devreye sokarak kanının donma ihtimalini hiç düşünmeden :"o ivme 250 km/h'nin altına düşmesin"diye.tanrım,Ege çocuğuyum ben haşır neşir olmayı seviyorum herkesin ottan bitme dediği pöfüdük şeylerle.ne komiktir ki otu da seviyorum,giritten gelen  genlerimin bana vermiş olduğu yetkiyle...şimdi izninizle dönmek istiyorum bu hayatın kısa ömürlü gerçeği "final" dedikleri bilgi sınama tekniklerinin en dandiğine...kim sınıyoki lan beni nerde bu sürünün başı?